Oyun Terapisi
Oyun Terapisi
Oyun terapisi, çocukların duygularını oyunlar ve belirli materyaller aracılığı ile anlamaya ve değiştirmeye yönelik uygulanan bir terapi yöntemidir.
Oyun oynamak sosyal, duygusal, bilişsel ve motor alanlarda çocuğun kendini ifade etmesini sağlar. Çocuklar , duygularını oyunlar sırasında ortaya çıkarırlar.
Yaşadıklarının etkisi ile oluşan kızgınlıklarını , korkularını , üzüntülerini , hayal kırıklıklarını , kaygılarını ve sıkıntılarını oyun sırasında yeniden yaratırlar. Yetişkinlerin yaşadığı zorlukları ‘’konuşarak’’ anlatması gibi çocuklar da sıkıntılarını ‘’oynayarak’’ ifade ederler.
Oyun odasında birçok oyuncak yer alır. Bu sayede çocuk kendisini ifade etmesi için sınırsız materyale sahip olur. Çocuk dış dünyada çözemediği bu durum ve olayları oyun alanında tekrardan yaratarak çözme imkanına sahip olur.
Çocuklarda görülen tırnak yeme, kardeş kıskançlığı, içe kapanıklık , sebebi anlaşılmayan baş ve karın ağrısı, güven eksikliği , okul fobisi , okul başarısızlığı , dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu , alt ıslatma-dışkı kaçırma , parmak emme , anneden ayrılmakta güçlük çekme , çalma , yalan söyleme, travma, boşanma sürecinde görülebilen sorunlar, ve öfke kontrol problemi gibi birçok problemde oyun terapisi tekniği kullanılarak tedavi yapılmaktadır. Oyun terapisi ile çocukların iç dünyasına inilerek, onlarda davranış ve duygu değişikliği sağlanmaktadır.
Çocuklarda görülen tırnak yeme, kardeş kıskançlığı, içe kapanıklık , sebebi anlaşılmayan baş ve karın ağrısı, güven eksikliği , okul fobisi , okul başarısızlığı , dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu , alt ıslatma-dışkı kaçırma , parmak emme , anneden ayrılmakta güçlük çekme , çalma , yalan söyleme, travma, boşanma sürecinde görülebilen sorunlar, ve öfke kontrol problemi gibi birçok problemde oyun terapisi tekniği kullanılarak tedavi yapılmaktadır. Oyun terapisi ile çocukların iç dünyasına inilerek, onlarda davranış ve duygu değişikliği sağlanmaktadır.
Çocuk Merkezli Oyun Terapisi (ÇMOT)
Yönlendirici olmayan bir terapi biçimidir. Bu terapinin dayandığı iki varsayım vardır. Bunlardan ilki, çocuğun sorunlarını kendi kendine tatmin edici şekilde çözebilecek yeterliliğe sahip olduğudur. Diğeri ise çocuğunsahip olduğu büyüme isteğidir. Bu istek sayesinde çocukça tavırlar terk edilip daha olgun tavırlar tercih edilir.
İnsanın kendisini tam anlamıyla gerçekleştirmesi olgunlaşma, bağımsızlık kazanma ve kendi yönünü tayin etmeyi kapsar. İnsanın bu şekilde bütünlüğe kavuşma arayışı ömür boyu devam eder. Dengeli bir kişilik yapısının oluşması için uygun bir ‘’büyüme zeminine’’ ihtiyaç vardır. Tıpkı doğadaki herhangi bir bitkinin büyüyebilmek için güneş yağmur ve toprağa ihtiyaç duyması gibi bireyin de büyüyebilmek için kendisi olmasına izin verilmesine, hem kendisinin hem de başkalarının onu olduğu haliyle kabul etmesine ve kişilik onuruna saygı duyulmasına ihtiyacı vardır. ÇMOT, bireye kendisi olabilme özgürlüğü sağlar. Kendiliği bir değerlendirme ve değişim baskısı olmaksızın tam olarak kabul eder. Çocuk, kendini ortaya koyarken duygusal ögeler barındıran tutumlar sergiler. Terapist ise bu tutumları fark eder ve açığa çıkarır. Bu terapi yöntemi çocuğa, kendisi olma, kendisini tanıma, kendi yolunu açıkça ve dosdoğru çizebilme fırsatı sunar.
Çocuklarda Görülebilen Psikolojik Rahatsızlıklar
Öfke Problemleri
Öfkeli çocuklar yaşadıkları öfke duygularını kelimelerle ifade etmekte sıkıntı yaşarlar. Bazen öfke duygusu kelimeleri geçebilmektedir. Çocuklar öfke duygusunu kelimelerle ifade edemediklerinde kumun üzerine resim çizebilir, boyama yapabilir, resimler oluşturabilir veya kil ve kuklaları kullanarak öfke duygularını yansıtabilirler.
Çocuklarda saldırganlık birçok faktör sonucu ortaya çıkmaktadır. Bunlar biyolojik faktörler, aile ve aile değerleri, kültür ve kültürel değerler ve toplumsal etkilerdir. Oyun terapisi ile çocuk, oyun odasında öfkesini ifade edebilir ve öfkeyi yönetme üzerinde kontrol sağlayabilmektedir.
Boşanma Süreci
Boşanma sürecinde aile, yeni ilişkiler kurarlar, aile içinde yeni roller öğrenirler ve yeni iletişim kalıpları kurarlar. Bunlara ek, keder, üzüntü, kayıp ve öfke de dahil olmak üzere birçok duygu ile baş ederler.
Boşanma sürecinde çocukların terapi görmesi olağandır. Oyun ile çocuğa güvenli terapötik ortam sağlanır. Boşanmanın etkisi çocuktan çocuğa değişebilmektedir. Dolayısıyla yönlendirilmiş oyun terapisi ile kişiye özel tedavi planı oluşturulur.
Travma ve Yas
Travma genellikle çocuklarda yasa neden olan kayıplarla sonuçlanmaktadır. Dolayısıyla travmayı ele alırken yas da çalışılmaktadır. Yas ve travma tedavisinde amaç, yas tutan ve travma geçiren çocukların deneyimlerinden kurtulmalarına yardımcı olmaktır. Oyun, çocuğu güvende tutar ve kendini yönlendirmede çocukların baş etme ve güvenlerini inşaa etmelerini sağlar.
Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) olan çocukların çalışılması gereken birçok duygusu vardır. Bu duygular,travmatik durumla ve travmanın etkileri olan korku, dehşet, çaresizlik, umutsuzluk hisleriyle uyumlu olmaktadır. Çocuk merkezli oyun terapisi, çocuklara yaşadıkları çaresizliğin üstesinden gelebilmeleri için ihtiyaçları olan kontrolü sunar. Terapinin yönlendirici olmayan yapısı da çocukların bunu kendi yollarıyla ve hızlarıyla yapmalarına imkan tanır. Bu sayede travmanın iyileşmesinin önemli bir özelliği olan ‘’kendi iyileşme sürecinde aktif rol almayı’’ sağlar.
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB)
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB), çocuklarda en sık tanısı konan nörodavranışsal bir bozukluktur. DEHB, birçok semptom ile ortaya çıkabilmektedir. Bunlardan biri olan dikkat eksikliği, çocuklarda oyun faaliyetlerine olan dikkati sürdürmede zorluk yaşaması, okul ödevlerini bitirmede başarısızlığa uğraması, görevleri düzenlemede zorluk yaşaması ve dikkatin kolayca dağılması şeklinde görülebilmektedir. Hiperaktivite ve dürtüselliksemptomları ise çocuklarda yerinde duramama, yersiz koşuşturma, fazla konuşma ve sıra beklemede güçlük yaşama şeklinde görülmektedir. Bu semptomlar, çocuğun dış dünya ile kurduğu ilişkileri etkileyebilmektedir. Çocuğunuzda bu semptomları fark ettiğinizde ya da öğretmen tarafından bildirildiğinde uzman desteği almanız önemlidir.
Oyun terapisi, problem çözme, öz-düzenleme, doğrudan ve dolaylı öğretim gibi konulardaDEHB’liçocuklar üzerinde terapötik bir güce sahiptir. Bu terapötik güç, DEHB’li çocukların sorunlarını fark edebilmelerini sağlar. Ayrıca çocukların tedaviye tam anlamıyla katılmalarını sağlayabilir. Oyun terapisi ile çocuğun becerilerini geliştirirken aynı zamanda çocuğun öz saygısı ve özgüveni arttırılır. Oyun terapisi çocuklara oldukları gibi kabul eden güvenli bir ortam sunar ve çocuklara başa çıkma stratejilerini öğreterek özgüven hissini destekler.
Anksiyete Bozuklukları
Anksiyete, düşük seviyede rahatsızlık hissi, beklenen durumunun öngörülmesinden rahatsızlık duyma, korkulan şeyden kendini çekme veya ileri düzeyde panik atak geçirmeye varana kadar farklı biçimlerde görülebilir. Çocuklarda anksiyete, karın ağrısı, kusma, saldırganlık ve öfke şeklinde görülebilir. Stres etkenlerinin ortadan kaldırılması çocukta büyük bir rahatlama getirdiğinden, çocuk strese neden olan şeyden kaçınma ve ondan kurtulmak için yüksek düzeyde bir enerji harcar.
Karanlıktan, bazı hayvanlardan, palyaçodan ve kalabalıktan korkma gibi korkular, gece lambası kullanmak, korkulan nesneden uzak durmak gibi basit stratejilerle kolaylıkla çözülebilmektedir. Ancak bu stratejiler yeterli gelmediğinde klinik bir müdahale gerekmektedir.
Çocuklarda kaygı bozuklukları tedavisinde Çocuk Merkezli Oyun Terapisi (ÇMOT) yaklaşımı, kullanılan müdahale yöntemlerinden biridir. Bu terapinin varsayımına göre çocuk, ilgilenilmesi gereken problemlerini terapiye getirir ve bu problemlerini oyun aracılığıyla çözmektedir. ÇMOT ile çocuk istediği bir şekilde oynar. Terapist ise oyun esnasında ortaya çıkan duyguları empati kurarak ve bu duyguları kabul ederek çözümlemeye çalışır.
ÇMOT yaklaşımına ek olarak Bilişsel Davranışçı Oyun Terapisi de çocuklarda kaygı bozuklukları tedavisinde kullanılmaktadır. BDT, anksiyeteden kaynaklı kaygılar, korkular ve yersiz öfke gibi davranışlarla başa çıkmak için kullanılmaktadır. Bununla birlikte terapistler tarafından birtakım bilişsel yollar kullanılır ve bu sayede çocuğun uyumsuz davranışlarını kontrol etmesine yardımcı olmayı amaçlar.
Her iki ekol de tedavide ihtiyaca uygun bir şekilde kullanılmaktadır. Bu sayede kullanılan müdahaleler çeşitlendirilir ve biz terapistler çocuk için en iyi tedavi modelini uygulamaktayız.
Zorbalık Davranışı
Zorbalık, tehdit, vurma, çalma veya sözlü taciz gibi doğrudan eylemler içerebileceği gibi söylentileri yayma ve bir akranı kasıtlı biçimde sosyal olarak soyutlama gibi dolaylı eylemler de içerebilmektedir. Ayrıca sosyal medyanın ortaya çıkışı ile siber zorbalık da son yıllarda sıkça gözlemlenmektedir.
Terapistler hem zorbalık yapan hem de zorbalığa uğrayan çocuklara yardım etmektedirler.
Gelişimsel bozukluklar
Çocuklarda gelişim problemleri, çocukların kendi yaş grubundaki çocuklardan zihinsel, fiziksel ve duygusal gelişimin yaşıtlarıyla aynı düzeyde olmamasıyla ortaya çıkmaktadır.
Her çocuğun kendine özgü bir kişiliği ve becerileri vardır. Ancak her çocuktan belirli ay ve yaş grubunda bazı bedensel, duygusal ve zihinsel becerileri yapabilmesi beklenmektedir. Çocuklarda bu becerilerden bir tanesinin eksikliği gelişim problemlerinin ortaya çıkmasına yol açmaktadır.
Çocuklarda gelişim problemleri bedensel, zihinsel ve duygusal/sosyal birtakım belirtilerle karakterizedir. Fiziksel gerilikte, motor beceriler, bir şeyleri atmasında-tutmasında güçlükler ve konuşmada gerilikler gibi belirtiler karşımıza çıkmaktadır. Duygusal-sosyal gerilikte, çocuğun sosyal çevresiyle iletişim kurmasında güçlükler, duygularını ifade etmesinde gerilik gibi belirtiler yer almaktadır. Bu alanda bir gerilik, çocuğun kendini korumakta zorlanmasına ve akranlarına saldırmasına neden olabilmektedir. Zihinsel olarak geri olan çocuklarda, kavrama, problem çözme, neden sonuç ilişkisi kurma gibi zihinsel becerilerde eksiklikler görülebilmektedir.
Aileler genellikle gelişim problemlerinin büyüyünce geçeceğine inanmaktadırlar. Ancak önlem alınıp tedavi edilmediğinde, bu problemlerin ciddiyeti artmakta ve yaş arttıkça tedavisi zorlaşmaktadır. Dolayısıyla bu tarz problemlerle karşılaşıldığında, ailelerin uzman desteği alması gerekmektedir.
Oyun terapisi ile çocuk, dış dünyada gerçekleştirdiği ancak uygun olmayan bazı regresif davranışları, oyun terapi odasında bu tarz regresif oyunları oynayarak rahatlıkla gösterebilmektedir. Bu sayede çocuklar, seans içinde rahatlama sağlar ve dış dünyada bu davranışı daha az sıklıkla göstermeye başlar. Bunu çocuk bazen oyun terapisinde bakım vereni canlandırma yoluyla, kendisindeki eksik olan bu ihtiyacı karşılamaya çalışmaktadır. Oyun terapisi aynı zamanda sosyal beceri, motor beceri ve zihinsel beceri gibi alanlarda çocukların gelişmesini sağlamaktadır. Sosyal dünyada eksiklikleri nedeni ile kimi zaman akranları tarafından kabul edilmeyen çocuklar, oyun terapi odasında her zaman kabul görmektedir. Bu sayede çocukların öz-güveni artar ve kendileri üzerinde daha fazla kontrol sahibi olabilirler.
Bağlanma Problemleri
Çocuklarda bağlanma bozulduğunda ya da güvenli bir şekilde gerçekleşemediğinde bağlanma problemleri oluşmaktadır.Bağlanma problemleri, aileler için fazlasıyla zorlayıcı olabilmektedir. Dolayısıyla ebeveynler terapiye geldiklerinde oldukça yorgun olabilmektedir.
Çocuk Merkezli Oyun Terapisi ile çocuklara duygularını ifade etmeyi, yönetmeyi ve daha iyi bir kendini düzenleme becerileri geliştirmeyi öğrenme konusunda yardımcı olmaktadır. Oyun terapisi, çocukların duygusal ifade, keşif ve ilişki becerilerini geliştirmelerine yardımcı olmak için yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu sayede çocukların güvenli bağlanma süreci desteklenir ve sağlıklı ilişkiler kurmalarına yardım edilir. Filialterapi ise aileye sağlıklı bir bağlanma inşaa etme konusunda yardımcı olmaktadır.
Alt Islatma
Herhangi bir fizyolojik rahatsızlığı olmayan 2-3 yaş çocuklarda çiş tutma, çişi haber verme, yardımlı ya da yardımsız çişini tuvalete yapma gibi alışkanlıklar kazanılmaktadır. Gündüz çiş tutma becerisi gece tutmaya göre daha erken kazanılmaktadır. Ancak bu durum çocuğun gelişimine ve bakım verenin verdiği tuvalet eğitimine göre farklılık gösterebilmektedir. Ayrıca erkek çocuklarının, kız çocuklarına göre çiş tutma becerisini daha geç kazandığı bilinmektedir. Çocuğun 5 yaşına kadar tuvalet eğitimini tamamlamış ve hem gece hem de gündüz çişini ve kakasını tutmayı öğrenmiş olması gerekmektedir. Çocuk uygun koşullar sağlanmasına rağmen 5 yaşına kadar tuvalet eğitimi kazanamadıysa, gece ve gündüz alt ıslatma görülüyorsa ve bu durum haftada 2 kez 3 ay boyunca gözlemleniyorsa ilk olarak tıbbi bir destek alınmalıdır. Ancak herhangi bir tıbbi rahatsızlık bulgusu yoksa psikolojik sebepler incelenmelidir.
Alt ıslatma sorununda gerekli müdahaleler yapılmadığında, çocuğun günlük yaşam işlevselliği ve geleceğini önemli derecede etkilenebilir.
Alt ıslatma sorunu görülen çocuklarda benlik saygısında azalma, sosyal izolasyon, çekingenlik, özgüven eksikliği, suçluluk duygusu ve depresif ruh hali görülebilmektedir.
Bu sorunun çözümünde ebeveynin tutum ve davranışları oldukça önemlidir. Ebeveyni de seanslara katarak bir uzman eşliğinde aile terapisi planlanmalıdır.
Kardeş Kıskançlığı
Okul öncesi dönemde birçok çocuk, dünyaya gelen kardeşinin varlığı ile karşı karşıya kalmıştır. Çocuk kardeşinin doğumunu dört gözle beklese bile, doğumdan sonraki süreçte kızgınlık ve hayalkırıklığı yaşayabilir. Abi ya da abla olan çocuk, eskiden sahip olduğu ayrıcalıklarından bazılarını kaybetmeye başlar. Bu durum onu üzmeye başladığı zaman, öfke ve kıskançlık duyguları yaşayabilir.
Çocuğun kıskançlığı anormal bir davranış değildir. Birçok durumda kıskançlık, ilginin ve şefkatin kaybolmasına verilen tepkidir. Bazı durumlarda bu tepki ciddi boyutta ya da kalıcı olabilir ve çocuğun gelecekteki hayatını olumsuz etkileyebilir.
Kardeşini kıskanan çocukta küçük kardeşe yönelik saldırganlık, bebeksi davranışlara geri dönüş (katı yiyecekler yemeyi reddetme, mesane kontrolünü kaybetme, vb.), anneden ya da genelde insanlardan kendini geri çekme ya da duyguları bastırma (“umrumda değil”) gibi durumla gözlenebilmektedir.
Kardeş kıskançlığında ebeveynler başa çıkmada güçlük çektiğinde ve ailenin huzurunu bozduğunda uzman desteği alınması gerekmektedir.