Hakkımızda

Profesyonel Yaklaşımımız ve Samimi İlgimizle, Sizi Duygusal ve Zihinsel Olarak Güçlendirmek için Çalışıyoruz.

İletişim

İletişim Bilgileri

  • ANTAKYA ŞUBE A TERAPİ PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK MERKEZİ Aşağıokçular Mahallesi 2109. Sokak Defne Apartmanı No:1 Defne/HATAY------ İSKENDERUN ŞUBE Karaağaç Konarlı Mahallesi Yelken Caddesi İbrahim Kan Apartmanı No:7/3 Arsuz Hatay

Sıkça Sorulan Sorular

İletişime Geçin

Her türlü Bilgi, talep ve istekleriniz için hemen bizimle iletişime geçin.

İLETİŞİM

Mutsuz olduğum halde neden ayrılamıyorum? Bana zarar verdiği halde neden öfkeleniyorum? Üzülmemem gerektiği halde neden üzülüyorum? Daha iyisini yapabileceğim halde neden potansiyelimin altında bir yaşam sürüyorum? Neden “hayır” diyemiyorum? Bu soruların bazılarını herkes sormuştur kendine. Ve durumun farkında olsa da ne duygularını durdurabilmiş ne de davranışlarını kontrol edebilmiştir. İçerde olup bitenin, bilinçdışına atılanların, davranış ve duyguların belirleyici faktörlerinin ne olduğunu anlamak kişinin “kendisi için” en zorudur. İnsanın kendine dışarıdan bakması da, içindekini görmesi de her zaman mümkün olmaz. Psikoterapi sürecinde terapist danışanının davranış, duygu ve düşüncelerini incelerken bir taraftan analizini yapar,diğer taraftan da sağlıksız işleyen taraflarını ve hatalı işleyen döngüyü danışanına fark ettirir.

WISC-IV Çocuklar için Zeka Testi, dünya çapında çocukların bilişsel becerilerini ve zekâ düzeylerini ölçmek için kullanılan kapsamlı bir değerlendirme aracıdır. Türkiye'de de yaygın olarak kullanılan bu test, 6 ila 16 yaş arasındaki çocuklar için tasarlanmıştır ve çocukların yeteneklerini daha iyi anlamaya, güçlü ve gelişime açık alanlarını belirlemeye yardımcı olur.WISC-IV’ün çocukların gelişimi üzerinde sağladığı faydalar, ebeveynlerin ve eğitimcilerin çocukları daha iyi anlamalarını ve desteklemelerini sağlar.

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktive Bozukluğu (DEHB)

DEHB çocukluk çağında başlayan ve etkisi tüm yaşama yayılabilen bir nöropsikiyatrik bozukluktur. 
“Dikkat Özellikleri Her Yaşta Önemlidir”
Dikkat özellikleri dediğimizde, zamanlama becerisi, dikkat, dürtüsellik ve odaklanma becerilerinden bahsederiz. 
Dikkat özellikleri, yetişkinlerde iş hayatı başarısını ve özel hayatı etkileyebilmektedir. Çocuklarda ise okul başarısı ve akran ilişkilerini etkileyebilmektedir.

Kalbim sıkışıyor... Nefes alamıyorum...Galiba deliriyorum...Kendimi kaybedeceğim... Vücudum karıncalanıyor, hareket edemiyorum...

Panik Atak, büyük bir korkuyla birlikte gelen ve kalp krizi geçirme, delirme, kendini ve kontrolünü kaybetme gibi birkaç çeşit tepkiden birinin de eşitlik ettiği Psikolojik kökenli bir rahatsızlıktır. Panik Atak geçiren kişiler, yaşadıkları şeyin ne olduğunu anlamakta çok zorlanır ve bu durumu kontrol edemediklerinden dolayı hastaneye koşarlar. Ve süreç başlar...Bir sürü tahlil, EEG, Kardiyoloji bölümü derken duydukları son cümle “Bir şeyiniz yok, strese bağlı bir durum, psikolojik” ‘tir. Peki kişi gerçekten kalbinin bu kadar hızlı attığını hissederken nasıl Psikolojik olabilir diye düşünmeye başlar. Bunun adı “Panik Atak”tır. Tedavisi olan ve kısa sürede iyileşebilen bir rahatsızlıktır.


Vajinismus, kadınlarda görülen bir cinsel işlev problemidir. Fiziksel bir engeli olmamasına rağmen kadının korku ve endişelerinden dolayı vajinanın girişinde bulunan kasların istemsiz bir şekilde kasılması sonucu bu kasların cinsel birleşmeye izin vermemesi durumudur.
Vajinanin girişini çevreleyen pelvis kaslarının istem dışı kasılarak cinsel birleşmede acı ve ağrıya neden olması ve(ya) bu sebeple cinsel birleşmenin gerçekleşmemesidir.
Bilinçaltına yerleşmiş bir takım korkular ve yanlış cinsel bilgilendirilmeler sonucunda vajinal kanalın 1/3 dış kısmındaki pelvik kaslar, vücudun adeta “kendini koruma mekanizması” sonucunda istem dışı olarak (yani kişinin kendi kontrolü dışında) kasılır. Böylece cinsel birleşme yani “penetrasyon” olanaksız hale gelir.
Severek evlenen, birbirine aşık bir çiftin ilk cinsel ilişki denemesinde yaşadıkları başarısızlık hayallerini yıkar. cinsellik harici hiçbir problem yaşamayan çiftlerde her şey yolunda giderken, hatta ön sevişmede problem yoktur tam ilişkinin birleşme boyutuna gelindiğinde adeta “panik atak benzeri bir durum” gelişir. Kadın kendisini birden kasar, bacaklarını kapatır, eşini iter, kendisini de geriye çeker kalçasını havaya kaldırır. Vajinadaki ıslanmada azalır, kuruluğa dönüşür, zamanla cinsel istekte azalma meydana gelir.cinsel birleşme anı geldiğin de vajina etten bir duvar haline gelir.
Vajinismusta ortaya çıkan bu panik durum 
bilinçaltındaki yanlış bilgiler ve önyargılara bağlıdır. Biranda ve otomatik olarak kaslar kendini kapatır .Bu panik atak benzeri durumda kalp atışının hızlanması, nefes nefese kalma, korku ve heyecan sonrası kadın kendini olabildiğince sıkar, kasar ve bu şekilde penisin içeriye girmesi mümkün olamaz. Bu durumda bazen ağrı da olabilir, bazen ise yalnızca korku vardır. Sonrasında da ilişkinin devamını istemeyen kadın bacaklarını sıkıca kapatır ve eşini iterek reddeder, ilişkiyi sonlandırır.
Vajinismus problemi olan kadınlarda, vücut ve zihin asla cinsel ilişkiye yönelik ortak ve pozitif bir deneyime sahip değildir. Kadınlardaki bu olumsuz cinsel mesajlar çok çeşitlidir ve bu mesajlar vajinadaki kaslarının (özellikle de PC kasının) istemsiz (refleks) bir tepki ile kasılmalarını tetiklemektedir.
Kasılmalar ve ağrı beklentileri sonucunda cinsel ilişki imkânsız hale gelir
Vajinismus zaman içinde bir cinsel problem halinden öte bir “aile problemine” dönüşebilir ve çığ gibi büyüyerek daha önceden tahmin bile edilemeyen çok farklı sorunlara yol açabilir. O yüzden bir an önce profesyonel destek almak önemlidir.
 
Hayatı  ertelemeyin...
Vajinismusterapisinde pelvis kaslarının çalışması kontrol altına alınarak, istemsiz kasılmaların ortadan kaldırılması hedeflenmektedir. Terapideki temel unsur ise kas belleğinin yeniden oluşturulması ve pelvik kaslara söz geçirebilmeyi öğrenebilmektir.  Bu da verilecek bilişsel ve davranışsal terapiler ile mümkündür.
 
Vajinismus bir erteleme ve kaçınma problemidir…
Vajinismus bir tanıma göre de “erteleme ve kaçınma problemi” olarak da tarif edilmektedir. Bazı çiftler yıllarca bu sorunlarını görmezden gelmekte, üstünü örtmekte ve sorunu bir an evvel çözmek yerine değişik bahanelerle terapi almaktan kaçınmaktadırlar.
Okul, işlerin yoğunluğu, kariyer yapma, atanma, maddi kaynakların başka şekillerde değerlendirilmesi gibi pek çok sebep bu terapiyi gereksiz yere erteleme nedenleri arasındadır. Halbuki zaman içinde çözüme kavuşmayan bu sorun omuzlara bir yük olarak binmekte, her gün ağırlaşarak çiftlerin hem sosyal hem de iş hayatlarını dahi olumsuz yönde etkilemektedir.
Vajinismus profesyonel destek almadan yıllarca sürerek çiftleri yıpratan bir sorundur. Kesin çözüm ise ancak cinsel terapilerle mümkündür.
Vajinismus problemli çiftlerin ilk yapmaları gereken sorunlarını kabul etmeleri ve bir an evvel destek almak için harekete geçmeleridir.
Terapi gören pek çok çiftin ilk sözü “keşke daha önce terapi alsaydık” olmuştur.
 



Erken boşalma temel olarak erkek ve partnerinin istediği zamandan önce boşalma durumu olarak tanımlanır (de Carufel, 2008). Temel işlevsel nedeni bireyin cinsel uyarılmayı yönetememesidir. Genel olarak ön sevişme ve vajinaya giriş veya girişten hemen sonra boşalma görülür.
Örnek vaka:
Ali’nin (35) eşi cinsel birleşmede orgazm olamadığını ve cinsel birleşmeyi orgazmla bitirmek istediğini söyler. Karısını orgazma ulaştıramadığını anlayan Ali cinsel terapiste başvurur. Evliliğinin başından itibaren çok hızlı uyarıldığını, aldığı hazzın hemen doruk noktaya çıktığını, ön sevişmeye 3-5 dakika kadar zaman ayırdığını ve vajinaya girerken veya girdikten birkaç saniye sonra hemen boşaldığını anlatır. 
Ali’nin cinsel uyarılma süreci, de Carufel’in (2008), M&J (1966) erkek uyarılma evreleri dikkate alınarak analiz edilmiştir. Bunlar (1) başlangıç, (2) plato, (3) boşalma bölgesine giriş, (4) orgazm-boşalma bölgeleridir.
Cinsel terapist erken boşalma tanısı koyar ve seksofonksiyonel terapi tekniklerine başvurur.
Terapide temel objektif boşalma refleksini geciktirme, yani cinsel uyarılmayı yönetebilme becerisi kazandırmaktır.
Seksofonksiyonelterapi yapılandırılmış 12 seanslık bir terapi programı sunar. Bu terapi programında her seans temel olarak cinsel bilgilendirme, vücudu kullanarak cinsel gerilimi düşürme egzersizleri ve ev ödevleri içerir.
Seksofonksiyonelterapi çerçevesinde Ali’nin erken boşalma sorunu ele alınmıştır. Ali düşük uyarılma seviyesinde vajinaya girmeyi, mola vererek cinsel gerilimi düşürmeyi, vücudunu en az gerginlikte tutmayı ve gerginliği düşürme tekniklerini cinselliğe entegre etmeyi öğrenmiştir. Ali ve eşi ön sevişme süresini 20 dakikaya, vajinada kalma süresini 10 dakikaya kadar uzatmayı başarmışlardır. Eşi orgazma ulaşmıştır. Çift hayatında cinsel beklentilere bağlı rahatlama olmuştur. 
Not: Kullanılan isimler gerçek danışan isimleri değildir. Hayali isimler kullanılmıştır.
 


Çoğu erkeğin konuşmaktan pek hoşlanmadığı bir konu olan Sertleşme sorunu şaşırtıcı derecede yaygındır.Özellikle 40-70 yaş arasındaki erkeklerin %30'ndan fazlası ereksiyona ulaşabilmekte veya ereksiyonu sürdürmekte zorluk çekmektedir.Bu durum çiftler arasında ciddi problemlere yol açmakta ve hatta evliliklerin sona ermesine dahi neden olabilmektedir.
NEDENLERİ
Sertleşme sorunu; hormonlar,diyabet,kan damar hastalarına bağlı olarak tıbbi nedenlerle ilgili olabileceği gibi travma,depresyon,suçluluk,bilgieksikliği,performans kaygısı gibi psikolojik nedenlerle de ortaya çıkabilir.
TEDAVİSİ
Öncelikle organik bir nedenin olmadığı bir üroloji uzmanı tarafından ortaya konulmalıdır. Birey fizyolojik açıdan sağlıklı ise psikolojik-seksolojik nedenlerle çalışılır. Özellikle gece ve sabah ereksiyonlarının var olması fakat cinsel ilişki öncesinde veya cinsel ilişki sırasında ereksiyonun kaybolması psikolojik sebepleri akla getirir. Danışanın motivasyon düzeyi analiz edilir.Gerçekçi hedefler ortaya konur.Hedefe yönelik çalışmaları sürdürürken kişiyi kaygılandıran düşünceler ortaya çıkartılır ve kişinin kaygısı ile baş etmesi sağlanır.Özellikle partner baskısının olduğu durumlarda çift terapisi düşünülmelidir.
 


Kadın veya erkek genel olarak cinselliğe karşı ilgi duymaz. Hormonlar, hastalıklar, madde bağımlılığı (biyolojik yapı ve işleyişi), kişinin ebeveyn ilişkileri, çift hayatı (ilişki), çevre ve kültür, cinsel bilgi eksikliği (cinsel boyut) ve cinselliği negatif kodlama, hayal dünyasının fakir olması ve fantezi eksikliği (biliş), kaçınma (davranış), benlik değeri eksikliği, performans kaygısı, psikopatolojiler, yaş (kişisel boyut) gibi faktörler temel nedenleridir (Trudel, 2000). Cinsel uyarılma ve devamında fizyolojik uyarılmanın başlaması için kişinin cinsel istek duyması gerekir.  
Örnek vaka:
Fatma (32) çocukluğundan belli yorgun olduğunu söylemiştir. 18 yaşında liseyi bitirir ve evlenir. 5 yıl eşinin ailesiyle yaşar, bu sırada bir çocuk dünyaya getirir. Maddi sıkıntılar nedeniyle bir temizlik firmasında çalışmaya başlar. 30 yaşında ikinci çocuğunu dünyaya getirir. Yorgunluğu artar. Genç kızlık döneminde ve evliliğinde cinselliğe karşı hep ilgisiz kalır. Son 2 yıldır cinselliğe hiçbir şekilde ilgi duymaz. Kocası yanına yaklaşınca işi olduğunu söyleyerek kaçınır. Kocası duruma kızar ve “yoksa başka birimi var” diyerek baskı uygular. Fatma kocasından korktuğu için mecburen cinsel ilişkiye girer. Fatma cinsel istek duymaz ve buna bağlı olarak cinsel ve fizyolojik uyarılma olmaz. Dolayısıyla vajina cinsel ilişkiye kendini hazırlamaz (yağlanma ve nemlenme yok) ve cinsel ilişki sırasında acı hisseder. Çift cinsel terapiste başvurur ve yardım ister. Fatma durumundan rahatsız olduğunu ve kocasının kendisini boşamasından korktuğunu, tedavi olmak için elinden geleni yapmak istediğini dile getirir.
Cinsel terapi çerçevesinde cinsel istek ele alınırken danışanın motivasyonu öncelikli olarak değerlendirilir. Eşin veya başkalarının zorlamasıyla terapiye gelen danışanlar terapiyi terk etme eğilimi gösterirler. Dolayısıyla terapi sürecinin başarısız olma olasılığı yüksektir. Terapi sürecinin başarılı olması danışana ve ortaya koyduğu motivasyona bağlıdır. Danışanın cinsellikten kaçınma davranışları ortaya koyma olasılığı yüksek olup cinsel ilişki baskısını kaldırmak için cinsel ilişki yasağı konulur. Eş (kadın veya erkek) danışan talep edene kadar cinsel ilişki talebinde bulunmaz, duygusal etkileşimleri ön plana çıkartır ve cinsel organa dokunmaz. Cinsel içerikli ve partneri aşağılayıcı konuşmalar yapmaz. Dolayısıyla danışan eşin cinsel uyarılmasından korkmaz.
Evlilik dışı ilişki olup olmadığı, uyku, yorgunluk, internet, televizyon bağımlılığı gibi konular çalışılır. 
Terapi sürecinde uyarıcılar ele alınır. Cinsel istek uyarıcıya bağlıdır. Uyarıcı ise çevre, partner ve kişinin kendisi olmak üzere üç alandan gelir.
Bununla birlikte, danışanın yaşam hijyeni, içinde yaşadığı ortam, sosyal çevresi, aktiviteleri, kendi benlik ve vücut algısı, vücudunu duyumlaması, partnerin uyarıcı olarak kodlanması ele alınır.
Çift olarak zaman geçirme, farklı ortamlara girme, tatile gitme, iletişim teknikleri, pozitif ve negatif duyguları dile getirme gibi konular işlenir. 
Son aşamada cinsel konular terapiye entegre edilir. Cinsle düşünceler ve fanteziler çalışılır. Cinsel konuları ve fantezileri konuşabilme, erotik masaj gibi tekniklere başvurulur. Danışandan talep gelmesi halinde cinsel ilişkiye girilir. Cinsel isteğin aktifleşmesiyle birlikte terapi sonlandırılır.   
Bu temel bilgiler dikkate alınarak Fatma’nın terapi süreci tanımlanmıştır. Cinsel uyarılma ve fizyolojik aktivasyon tekrar başlamış ve cinsel ilişki yaşayabilmiştir.
Not: Kullanılan isimler gerçek danışan isimleri değildir. Hayali isimler kullanılmıştır.
 

Telefon
WhatsApp